25 Kasım 2011 Cuma

Axayê Eziz İle Koçgiri üzerine sohbet

Axayê Eziz İle Koçgiri üzerine sohbet
Doxan Yıldırım
Aşağıdaki röportaj 1993 yılında yapıldı. Yazının kaleme dökülmesi ise 1996 yılına ait. Alişan Beg’in ölümünde rol alan Dursun ve Haydar dedemle yakın akraba idi. Şimdi bu yazının amacı dışında, ama dedem ve ebem bir gece öldürülen babasından geriye kalan altınları soymaya gelen Haydar ve bir gurup arkadaşının işkencesine maruz kalırlar.
Yeni cumhuriyetçi yönetim vurgun sonrası halkı eşkıyaya veya açlık ve sefaletten eşkıyalaşanlara teslim etmiştir. Dursun ve Haydar’ın şimdi hayatta olmayan üçüncü kardeşi Ankara’da bira fabrikasında çalıştı. Dursun’un kızı Elmas ve Haydar’ın oğlu Haydar henüz hayatta. Haydar Koçgiri direnişçilerinin Dersim’e ricati sırasında orada hayata gelir ve çocukluğunda Zazaca öğrenir. Dursun ve Haydar ve Hüseyin’in kızkardeşi, Çiller hükümeti sırasında ekonomi işlerinde hükümetin danışmanı olan Dr. Ufuk Söylemez’in anasıdır.
25 Aralık 2009
* * *
Axayê Eziz ile ilk olarak 1993 yılında İmranlı ilçesinin S. köyünde biraraya geldik. Axa 65 yaşlarında hoşsohbet bir yaşlı, yöremizdeki nerede ise tüm ihtiyarlar gibi o da kendisine takılıp şaka etmeyi bir saygısızlık saymak bir yana birlikte neşelenilen bir kaynak olarak görüyor. Sıcak bir yaz günü, kavakların serin gölgeliğinde, Axa; hem iş yorgunluğunu çıkartmakta ve hem de buz gibi su ile karıştırdığı rakısını yudumlamaktadır. Onun bu boş zamanını fırsat bilerek kendisi ile sohbete başladım. Belli bir zaman geçtikten ve içtiği rakıya rağmen Axa'nın kendisine hakim olduğuna kanaat getirdikten sonra yanımdaki küçük teybi açtım. Zaman zaman S. köyünden M'nin de katıldığı- 45-50 yaşlarında- Kürtçe ve Türkçe karışık olarak yürütülen sohbeti tümüyle Türkçeleştirerek sunmayı yararlı görüyorum. Sohbet yenilgi sorasının psikolojisi ile ilgili bazı ipuçları veriyor.

Axa'nın dedesinin dedesi Kasım axadır. O sıralar Koçgiriyi Kasım axa temsil eder. Kasım axa Erzıncan'ın Refahiye ilçesinin Eski Koçgiri köyünden-şimdilerde resmi ismi Gumusakar- göç eder ve gelip Qonax'a (Yeni Kapımahmut) yerleşir. Axa büyük dedesi Kasım'ın vergi topladığını da belirtir. "Peki bizimkiler Eski Koçgiri'ye nereden gelmişler?" sorusuna Axa daha önceleride sıkça duyduğum cevabı veriyor: "Gulo, Ovacığın Hopık köyünden...". ( Aynı köyden Zülfikar dergisinin 8. sayısında yayınlanan röportajda Kevreşli Dursun Qember de bahsedersede o, bu köyün Hozat'a bağlı olduğunu belirtir. Erzincan valisi Ali Kemali Kaynak yayınlarınca basılan ERZINCAN adli kitabının 119. sayfasında HOPIK adlı bir köyden bahseder ve bunun Ovacığa bağlı olduğunu belirtir.)

- Axa amca; Macirler'e (İmranlı ilçesi) Türkler'in nasıl yerleştikleriğini azçok biliyorum. Onların buraya yerleşmesine müsaade eden kimdi, nasıl oldu?

AXA:1898 Osmanlı- Rus savaşından sonra Kars yöresinden bir grup Türk savaştan kaçarak bugünkü İmranlı'ya gelip konuyorlar. O zamanlar İmranlı toprakları dedem Xanaxa'ya ait. Mustafa paşa Türkler'i oradan çıkarmak için Xanaxa'ya yardıma gelir. Xanaxa önünde ayağa kalkmadı diye Mustafa paşa Türkler'in Macirler'e (İmranlı'ya) yerleşmesine yardımcı olur. Xanaxa daha sonra onları zorla çıkarmak ister. Bunun üzerine Sivas'tan müfreze gönderilir ve macirler böylece zorla dedemin topraklarına yerleştirilir.

- Alişan begin öldürülmesine amcan Gaxur (gerçek ismi Gulali B.N) katılmıştı. Kim ne için Alişan begi öldürtmek istedi?

AXA: Zara kaymakamı, önce Kördeduzulu Cano'ya Alişan begin evine bomba atması teklifinde bulunuyor. Kendisinin İmranlı'ya müdür yapılacağı söyleniyor. O red ediyor. Zara kaymakamı gelip Gamixi aşiretinden olan Tuzözülü Dursun'a teklifte* bulunuyor. O da ben bunu enişteme söyliyeyim diyor. Gaxur (Gulali) Dursunun eniştesidir. Qaur’in hanimi Dursun#un teyzesidir. Dursun amcam Gaxur'u kandırıyor ve kendisine bomba veriyor, Kardeşi Haydar'ı da Gaxur ile birlikte gönderiyor. Alişan Beg daha önce Gaxur'u - gerçek ismi Gulali olan Gaxur Alişer'in hanımı Zarife'nin de kardeşidir- Erzincan'da idamdan kurtarmıştı.

Alişan Beg, o sıralar, İmranlı'da fırına yakın bir yerde oturuyor; evinin pencereleri alçak, annesi ile kızı da kendisi ile birlikte oturuyorlar. Gaxur bombayı alıp atıyor (Bu sırada S'li M'de söze karışıp "hayır Gaxur atmıyor, eli gitmiyor, Tuzözülü Heydo atıyor" diyorsada Gaxur'ın yeğeni bu görüşe pek itibar etmiyor. Ben o sırada yakın akrabalarımdan olan M'nin babasının dayısı gelen Gaxur'ı "kurtarmak" için mi bunu söylediğini düşünüyorum). Bombayı attıktan sonra Alişan Beg yinede ölmezdi. O da bombayı alıp dışarıya atmak istiyor, bomba elinde patlıyor. Alişan Beg ölüyor, yatakta olan annesi ve kızı yaralanıyorlar. Olay sonrası Heydo ile Gaxur Çulfarn'ın a-arkasındaki Şaxdepe'ye kaçıyorlar. Gaxur orada düşünüyor: "ulan avradını .................pezevengi ! Alişan Beg benim akrabam. O beni idamdan kurtardı..." diyor ve silahını çekip Heydo'yu deviriyor.

Bundan sonra Gaxur dağa çıkıyor. Bu sefer müdür'ü öldürdü diye Gaxur'ın vur emri çıkarılıyor. İt ite boğduruluyor. Askeriye gönderiliyor, çetelerde jandarmalara katılıyor. Karacavêran dağında bununla kardeşinin oğlu suya iniyor (O arada M. "Basur yaylası" diyorsa da Axa hatırlamadığını belirtiyor). Çeşme üzerinde Gaxur ile kardeşinin oğlu otururlarken etrafı jandarma ve çetelerce sarılıyor. Gaxur Karaçayırlı Katolik'in kurşunu ile vuruluyor.

Alişan Begi öldürmeyi ne için kabul etti Gaxur ? Sanıyorum bunların aralarında gene bir şeyler varimiş...? (Bu arada Gaxur'un zorla Hacibeg'in torununu kaçırdığı ve elinden kızı alması nedeniyle Gaxur'ın Alişan beg'e zıt düştüğü şeklinde bir yorum M. tarafından yapılıyorsada bu konuda mutabakat sağlanamıyor.)

AXA: Yok bir şey yok imiş, Gaxur'u destekleyen gene Alişan Beg idi.
- Sonra Tuzözülü Dursun'u Haydar Beg vurdurdu, değilmi?
AXA: Onu Zara'da bir çerkez vurdu.
- Onu Haydar Beg gil öldürttü, değilmi?
AXA: Evet.
...................................................................(burada kısa bir bölün anlaşılmıyor B.N)
AXA: Bakma Alişan Beg çok iyi niyetli bir insandı
- Doğru Alişan beg için öyle söyleniyor. Alişan Beg'in ne tahsil gördüğünü biliyormusunuz?
AXA: Baba onlar büyük tahsil görmüşler...
- Istanbul 'da mı okumuşlardı?
AXA: Ha orada okumuşlardı (pek emin olmayan bir eda ile B.N). Sonra durum şöyle baba: Alişan Beg ile Haydar Beg Alişêr'e danışarak iş yaparlardı. Yani hepsi aklı ondan alıyorlardı.
- Dersim'e gittikten sonrada Seyit Rıza gil ile ilişkilerde aynı durum sözkonusu.
AXA: Alişan devlet taraflısıdır. Fakat Haydar Beg tümüyle Alişêr'in emrinde.
- Alişan Beg devlet taraflısı...?
AXA: Yani o" durun yapmayın" diyor.
- Dr. Nuri Dersimi'nin isminide işitmişmisin?
AXA:Ona Kullik Nurimi ne diyorlardı? Onun kitabı da geldi. Bizim köyde birisinde vardı da, ben istedimde Alirıza alınıca ( Burada ismi geçen Alirıza; Alişêr'in köylüsü olup, Alişêr'in babasının amcası Xıdıraxa'nın torunudur; olayın vuku bulduğu 1960' lı yıllarda köyü Ağızgêr'in de muhtarıdır. Genellikle Alişêr'in kitabının yakalanması olarak yaygınlaşan olayın aslı şöyle: O yıllarda Kutanlı Ali'ye Hêci sık sık Suriye'ye giderek çeşitli kaçak eşyalar getirir. Bir ara Nuri Dersimi'de "Kürdistan Tarihinde Dersim" adlı eserinden birkaç tanesini memlekete getirmesi için Ali'ye verir. O, kitaplardan bir tanesini Alirıza'ya verir. Birgün İmranlı kaymakamı muhtarın evine gelir, o ara rafın üstündeki kitaplara da bir bakmak ister. Kitaplar'ın içerisinde Nuri Dersimi'ye ait kitabı da görür. Alirıza bunun üzerine içerye alınıp hakkında dava açılır. Aynı sırada , Alişêr'in kardeşinin torunu Mustafa'nın 1995 yılında kendisi ile görüşmemiz sırasında beyan ettiğine göre, Alişêr'in Arap harfleri ile kendi el yazısı ile yazdığı bir tomar kağıt ve defter-Alirıza idam edilecek yaygarasının yarattığı korkudan- yakılır. B.N) yaktı.

(Kaseti dinlerken araya çocuk sesleri karışıyor, bu nedenle bir kesim anlaşılmıyor.)
- Nuri Beg dedin?
AXA: Onların üçü de Musayib axa'nın torunları. Üç kardeş bir ardıçta gizleniyorlar, tertereciler onları vurdular. Karacavêranlı Qopuk bunların elebaşısıydı. Benim rahmetli babam anlatıyordu. Azimet babamın yakın akrabasıydı. Azimet Bey ve kardeşleri öldürüldükten sonra babam, amcam Gaxur gil 10-12 kişi toplanıyorlar. Qopuğun evinin önüne gidip gizleniyorlar. Onun ahırı yanda imiş, gelip atına yem veriyor. Fakat bunların eli kolu kalkmıyor ki bu adamı vuralar. İki sefer gidiyorlar, ikisinde de elleri kolları kalkmıyor.

Öldürülenler Azimet, Bahri ve Zabit Beylerdi. Bunların gizlendikleri yerin üstünde büyük bir ardıç varmış. Ardıca karakuş konuyor. Bunlar kuşa kurşun atar atmaz yakınlarında bulunan terteleciler(Bu terteleciler sünnü Türk köylüleridir B.N) çıkıp iki kardeşi öldürüyorlar. Sabit Bey kaçıp kurtulmayı başarıyor. Kardeşlerinin öldüğünü görünce o da dönüyor, çatışmaya giriyor ve "madem kardeşlerim öldü ben de öleyim" diyor.
- Musayib Axa Qonaklı idi, değilmi?
AXA: Evet, Musayib Axa'da Kasım Axa'nın oğlu idi.
- Bu kardeşlerden kimsenin çocukları varmı?
AXA: Bahri Bey dışında hepsinin çocukları var. Şu an Goma Mıxê de yaşıyorlar.
- Haydar Bey'in hanımı kimin kızı idi?
AXA: Belçanlı Dedo'nın kızı.
- Alişan Beg'in ölümü ile bu üç kardeş'in ölümü arasında bir ilişkiden bahsedildiğini zarzor hatırlıyorum.
AXA: Dedo'nın kızı Alişan Bey vurulduğunda daha Haydar Beg ile evlenmemişti.
M: Haydar Bey'in ilk ve asıl hanımı Ruqiya Xanım vardı. Rukiya xanım Axa dayının öz akrabası.
- Zabit Beg ve kardeşleri öldürülünce Ruqiya Xanım'ın kabahati Alişan Beg de gördüğü ve öç aldığı gibi bir durumdan bahsediliyordu...
AXA: O durum şöyledir: "Haydar Beg sen bu işi ("ayaklanmayı" B.N.) yapmasaydın kardeşlerimin başınada bu gelmezdi... Ayaklanmanın sebebi Alişêr ile sensin, kardeşlerim sizin yüzünüzden öldürüldü" diyordu. Qonax ta Derbab Xatun vardı. O Nuri Beg'in ailesi; Zabit, Bahri ve Azimet Beylerinde annesi idi. Gaxur'ı şımartanda o idi. "Ayaklanmayı yapan siz idiniz, siz kurtardınız, benim çocuklarım vuruldu...". Alişan Beg'i Gaxur'a vurduranda bu idi.
- Gaxur gilin yayıklar içerisinde Karadeniz'den Suşehri yoluyla silah getirdikleri söyleniyordu. Silahlar ele geçmişti. Bu olaylardan sonramıydı?
M: He bu olaydan sonra idi. İmranlı'yı basacaklardı.
- Nasıl oldu, ihbarmı oldu? Kim ihbar etti?
M: He ihbar oldu. Bilmiyoruz, duyduğumuza göre kadınların ihbar ettiği söyleniyor. Değilmi Axa dayı?
AXA: Bilemiyorum.
M: Gaxur'ın Suşehrin'de kivrası varmış, hem kebap yapmış. Gaxur ile kardeşinin oğlu Heydo birlikte imişler, kebabı yemişler, sabahleyin susamışlar. Gaxur Heydo'ya "sen git gez gel "diyor. Benim ebem tam anlatıyordu....Heydo "Apo çevrede taze potin izleri var, sigara içip atmışlar, çıkma!) diyor.Gaxur "kimse benim yanıma yanaşamaz"diyor...
AXA: Bak Gaxur'ı vurduran Taklatlı kör Sılo idi. Bu kör Sılo haber veriyor.
- Bu kör Sılo türk. Bizimkiler cahillik yapıyorlar. Gene kivra ol, fakat sırrını verme.
M: Gaxur "eğer vurursa beni Karaçayırlı Katolik'in kurşunu vurur" diyor. Başka kimse ona kurşun atamıyormuş, çünkü atan atıp vuramayınca vuruluyormuş. Düşünebiliyormusun o kurşun atarak atın zengisini koparıyor. Katolik kurşunu atınca bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyor. Gaxur taşı alıp kulaklarında dayıyor ve yine kurşun atıyor ama... boşuna...
- Peki mesela İmranlıyı bizim Kürtlerin ele geçirince bir Kürt bayrağını çektiklerinden bahsediliyor. Bu bayrağın renkleri ne?
AXA: Böyle bir şeyi bilmiyoruz, bizimkiler padişah taraflısı**. Biz Atatürk'ü istemiyoruz diyorlar.
M: Padişah diyorlar fakat padişah devrilmiş...
- Eğer bu dediğiniz doğru ise onun sebebi şöyledir: Padişah Sevr'de hem Kürdistan'ı ve hem de Ermeninistan'ı kabul ediyor. Fakat Atatürk Misaki Milli'yi ilan etmekle Kürtlerin haklarını inkar ediyor. Bu nedenle bizimkiler M. Kemal'i istemiyor olmalılar.
M: Alişêr 'ben yetişip Atatürkle konuşsaydım onu 24 saatte ikna ederdim' diyor. Herif o kadar akıllıymış. Fakat Dersim'in hırsızı kivrası idi. Gelip çağırıyorlar Alişêr'de çıkıp köpeğin gelenleri ısırmasını engellemek istiyor. Adam arkadan vurup öldürüyor.***
- Yok Alişêr M. Kemal'i kandıramazdı çünkü o da hesabını biliyordu.
M: Fakat diri diri istemiş Alişêr'i
AXA: He ölü olarak istememiş.
M: Ölü olarak istememiş. "Böyle adam dünyaya bir sefer gelir" demiş (Burada yönetimin, yapılan zalimlikleri Topal Osman v.b emir kulu katillere yıkarak, M. Kemal'i ve diğer suç ortaklarını temize çıkarma çabalarının belli bir etkide bulunduğu anlaşılıyor B.N.).
- M. Kemal herkesi, Haydar ve Alişan Bey gillerin hepsini, affediyor ama sadece Alişêr'i af etmiyor. Çünkü M. Kemal Alişêr'in bunların içerisinde tek olduğunu biliyordu. Bir de Nuri Dersimi affedilmiyor.
AXA: Nuri Dersimi Suriye'de idi...?
- Evet Suriye'de idi. Alişêr'in gönderilmesi kararlaştırılmıştı ama Alişêr öldürülüyor.
M: Peki bu M. Kemal Türkmidir yoksa Alevimi?
- M. Kemal esasen Türk değil Mekadonyalı. Fakat kendisini Türk gibi kabul ediyor. Bunlar Türkleşmişler. M.Kemel Alevi değil. Birçok kişi M. Kemal'i Alevi yapmak istiyor. 'Babasının ismi Aliriza, annesinin ismi Zübeydedir; bu da gösteriyorki Alevidir" diyorlar. Gerçek değil, bizimkiler Alevi. M. kemal'de bizimkilerini kırıyor. M Kemal’in olen kardeslerinden birisinin ismi Omer.

Axa dayı Alişêr'in yazdığı İngiliz sefaretine götürülüp atılması istenen mektup meselesi vardı. Neydi biliyormusun, mektup ele geçmişti herhalde...?
AXA: Qoniqesili Qember efendiye **** mektup veriliyor. O götürüp mektubu İngiliz sefareti yerine Türk sefaretine atıyor. Bilemiyo, mektup ele geçiyor.
- Bir başka yerde de Dolmabahçe'ye atıldığını duymuştum...
AXA: Yok Türk sefaretine. Hatta ona hep 'ulan sen bir mektubu da götürüp İngiliz sefaretine atamadın...!' diyorlar.
- O Türk sefareti değildir, olsa olsa başka bir resmi dairedir. Çünkü Türkiye'de Türk sefareti olmaz.
AXA. neyse götürüp attı. Mektup Türklerin eline geçti.
- O zaman Osmanlı daha ayakta?
AXA: Ayakta tabii!
- O zaman daha burada vurgun olmamıştı?
AXA: Olmuştu. Mektubu götürüp buradaki durumu, buradaki katliamları anlatıyordu.

O zaman çok büyük darbe aldık. Ben yetişmedim ama, bizim şöyle iki kat odamız ( Bu arada eliyle odanın yüksekliğini ve uzunluğunu çiziyor B.N.)varmış. Topal Osman bastığında bizim o odanın arkasında 61 kişiyi kendire dizerek duvarı üstüne deviriyorlar. O cenazeler hala orada yatıyor.
- Üstüne mezar falan yapıldımı?
AXA: Yok!

Axa amcayı hüzün basıyor, suratı değişiyor, sesi boğuklaşıyor. 'Muhabeti kesip üzüntüye sebep oldum' diye düşünüyorum. Çevremdekilerin de yardımıyla yeni bir konu bulup bu meseleyi kapatıyorum. Amacım acıları yeniden yaşatmak değil. Ancak geçmiş nesiller ile şimdiki ve gelecek nesiller arasında bağın birçok yönüyle, en azından geçmişte yaşanan olumsuzlukların tekrarlanmaması bağlamında, gerekli ve de yararlı olduğuna inanıyorum. Genel bir tarih bilincine varış kuşkusuz tek tek yerel birimlerin deneylerinden, öncelikle de oralı olanların,dersler çıkarmaktan geçtiğini vurgulamak istiyorum.


NOTLAR

*Kevenlili Mehmedê Alicin'in ifade ettiğine göre Zara kaymakamı, aynı köyden Mehmed'in yakın akrabaları olan Şükrü ve Mustafa efendiye "Alişan Begi vurun, size ne isterseniz vereyim" diyor. Onlar bu durumu Alişan Beg'e iletiyorlar. Haydar Beg'in torunu Kamuran ise Zara kaymakamının Musayib axa gillerden ve Alişan Beg'in kız kardeşi ile evli olan İsmail axa'ya Alişan Begi öldürme teklifinde bulunduğunu ancak bu isteğin red edildiğini bana ifade etti. Anlaşılan Zara kaymakamı ve onun arkasındakiler 'iti ite kırdırmak' için epeyce çaba harcamışlar.

Alişan Beg'in öldürülmesi ile ilgili Alişêr'in köylüleri ve de yeğenlerinin çocukları olan Hasan Gazi ve onun ufak kardeşi Haydar'da tutuklanmıştı. Haydar; henüz çok ufak iken, babasının öldürülmesinden sonra dul kalan annesini Gaxur'ın "kaçırması" nedeniyle Gaxur'ın yanında büyür ve ona çeşitli olaylarda eşlik eder. Hasan Gazi'de kardeşi Haydar ile akrabalık bağı nedeniyle tutuklanır. Suçsuzluğu sabit olan H. Gazi; iki sene kadar hapis yattıktan sonra, bu arada Haydar Beg gilin çabalarıyla da, serbest bırakılmış; kardeşi bilinmeyen nedenlerle hapiste ölmüştü.

** Alişêr önderliğindeki Koçgiri ve Dersim güçleri Dersim ve havalisindei Osmanlı Devletine ve akabinde Ruslara karşı direnirler. Amaç kurtarılan Kürt-Alevi bölgelerinde bu yöre halkının özgürlüğünü sağlamaktır. Bu bölgelerde Kürtlük ve Alevilik kavramlarının özdeşleştiğini ve bu durumun hala kismen bugün de geçerli olduğunu burada vurgulamak gerekiyor. Bu nedenle Türk aleviler de kendilerini Kürt sayarlardı.

Birinci Dünya savaşı sonrası Osmanlı hükümeti Sevrde Kürtler'e özerkliği kabul eder. Fakat bu örneğin Koçgiri mıntıkasının da içerisinde olduğu kürt-alevi mıntıkalarını kapsamaz. Kaldıki bu durum fiili duruma da aykırıdır, zira o bölgede denetim ve yönetim tümden yerel güçlerin elindedir. Rus Bolşevik devrimi ile birlikte durumda değişiklik gündeme gelmiş, Rus orduları bölgeden çekilmiş; Ermeniler tümden ya katledilimiş ya da sürülmüşlerdi. Bu durum güçler dengesinin kürt-aleviler'in aleyhinde değişmesi anlamına gelir. M. Kemal bu değişikliklerin akabinde siyaset sahnesinde ismini duyurmaya başlar. O baştan itibaren büyük devletlere verdiği mesajlar ile kendisinin bunlar için tehlike oluşturmadığını, fiili iktidarın padişahtan çıktığı ve stabiliteyi sağlamada kendisinin tek reel güç olduğunu göstermek istemiştir. Onun en büyük savaşı, en başta kürtler olmak üzere, içerdeki halklara karşıdır. Buyuk devletler basta Ingiltere ve Rus mirasini devralan Sovyetler arada kendi guvenlikleri icin tampon bir ulkeye ihtiyac duyarlar. Kendi lehlerine bir iliski icin, her biri, kurtler’in aleyhine olacak olan bazi tavizleri bu ikinci derecedeki ittihatcilara verir. Sonrasi uzunca bir sure askeri ***huriyet’in tarihidir, ki bazi yonleriyle bugunlerde de hayatiyetini devam ettirdigini iddia etmek yanlis olmaz.

Bu durumu gören Alişêr'in o sıralar yeni kurulan Kürt Teali Cemiyeti ile bu ara ilişkiye girmiş olması mantıki görünmektedir. Fakat bu ilişki birilerinin önderliğini kabul etme gibi anlaşılmamalı. Kaldıki ne sözkonusu cemiyetin o sıralar halkı ayaklandırma gibi resmi bir çizgisi var, ne de Koçgiri ve Dersim'deki fiili durum başkalarının uzaktan kumanda yoluyla önderliğine el vermektedir. (K.T.C. daha "müslüman kardeşler" kandırmacasının yarattığı sersemliği aşmanın sancıları içerisindedir. Kürtler'in önemli bir kesimi safça bu "kontrata" sadık kaldı. Koçgiri katliamı diğer kürt kesimlerinde sarsıntılar yarattı, artan kaygılar ile birlikte bu güçler devlete karşı tutumlarında radikalleştiler. Onlar Padişahlık ile olan "kontratın" yine devleti oluşturan güçlerce bozulmasına tepki ile M.Kemal'e baş kaldırdılar.). Bu tarihten sonrada, yapılacak bir düzenlemede Kürt- Alevi bölgelerini kapsayan özel bir statü fikri Alişêr'de hep varolmuştur. Zaten kavga öteden beri buradaki insanların taleplerinden ayrı değil ve bunun yok yere değişmeside beklenemez.- Bir kısım insanlar Koçgiri ve Dersim hareketinin farklı yanlarından hareketle bu durumu kendi kafalarında uydurdukları Zaza veya Kırmanc ulusu teorilerine tarihsel arka plan yapmaya çalışıyorlar. Halbuki Koçgiri ve Dersim Kürt-alevi, Kurmanc - Dımıli hareketidir; daha doğrusu bunların ittifakından oluşmaktadır. Dersime gidip oraları harekete geçiren Alişêr Kurmancdır. Dersim direnişi Koçgiri'nin devamı niteliğindedir. Aramızda dil farklılıkları kuşkusuz var, Hindistan'da 600 dil var ve bunun 15 i resmi dil olarak kullanılıyor. Bir de bu "kırmanc" meselesi var. Biz de kendimize Kurmanc diyoruz. Aradaki fark bir harften ibaret ki bu da farklı dilleri konuşmanın getirdiği telafuz farklılığından başka bir şey değil. Kürtlük kavramı tüm bu farklılıkları red eden değil aksine bunları bir şemsiye gibi kendi altında barındıran bir kavram.. O nedenle bu şemsiye altında herkesin yeri var.

Halklara değişik haklar tanıyan bir yönetim kuşkusuz monolatik bir yönetime tercih edilir. Bölgelerin iktidarı paylaştığı zayıf merkezi iktidarın hak tanımaz merkezi bir iktidara yeğlenmesi son derece mantıkidir. Kürtler'inde(Qocgiri Kurtleri dahil) M. Kemal karşısında Vahdettini tercih etmeleri anlaşılır niteliktedir. Burada Vahdettini yani Osmanlı'nın son dönemde geldiği durumu anlatıyorum, yoksa kuşkusuz tercih edilen ne Osmanlı'nın geleneksel yapısı ve nede ideolijisidir. Ayrıca Vahdettin'inmi yoksa M. Kemal'in mi Osmanlı geleneğine daha çok bağlı olduğu tartışılmalıdır. Halklar sorununuda M. Kemal, Abdulhamit çizgisini uç noktaya vardırarak sürdürür. İttihadı Terakki'nin devamcısı olan M.Kemal'in görüşleri ve pratiği önemli birçok sorunda faşizmle kesişmektedir.

Halklara belli haklar tanıyan merkezi olarak zayıf bir iktidar devam etmiş olsaydı ne olacaktı? Batılalaşma ile ilgili reformlar zaten Osmanlı döneminde başlamıştı, bunlar çok ani kararlar alarak olmasada sürecekti. Türkiye'nin asıl handikapı halklar ve farklılıkları kabul edememe (dil ve dini de kapsayan) meselesindedir. Bunu aşan bir iktidarın diğer farklılıkları daha rahatça kabullenmesi bana oldukça mantıki geliyor.

*** Alişêr ile birlikte kardeşi Kasım Çavuş'un torunu Zeynel'de öldürülür. Katillerden birini 13-15 yaşlarındaki Zeynel'in öldürdüğünü yine Alişêr'in yeğenlerinden Mustafa beyan etti. Bu arada Zeynel'in ufak kız kardeşi Seray'da hafif yaralanır. Seray henüz hayattadır. Alişêr kardesi Kasim Çavuş un oglu Yusuf Dersim'de öldürülünce (kimileri bir asiret kavgasinin bitirilmesinde aracilik yaptiginda olduruldugunu beyan ediyorlardi) geride kalan cocuklari evlat olarak alir. Dordu kiz ve biri oglan olan cocuklarin isimleri soyledir: Zeynel , Seray, Gulsehri(Guli), Hanife ve Xatun.

**** Bu mektup meselesine 18 aralık 1991 tarihli Kürdistan Press adlı gazetede çıkan "Koçgiri Hareketini Kürt Teali Cemiyeti mi organize ettt?" başlıklı yazıda değinmiştim. Fakat orada "Başka bir veri de Alişêr tarafından Dursun Qemer'e (Kevreşli) verilen mektubun başına gelenlerle ilgilidir. Anlatılanlara göre, o sıra türkçeyi iyi bilenlerden biri olduğu için mektup Dursun Qemer'e veriliyor ve bu mektubu Rus konsolosluğuna iletecektir. Dursun Qemer(Qember) Rus konsolosluğu diye götürüp Dolmabahçe'ye atıyor. Mektup yöneticilerin eline geçiyor" demiştim.

Doğrusu sonradan aynı yöreden onlarca insan ile yaptığım sohbetlerde ifade edildiği üzere bu kişi Qonikesi'li Qember efendidir. Mektup Rus konsolosluğuna değil, İngiliz konsolosluğuna atılacaktır. Böyle bir olayın varlığını çok önceleri dedemlerin sohbeti sırasında duymuştum, fakat isim olarak sadece Qember efendiyi hatırlıyordum. Daha sonrası bunun kim olabileceğini yurt dışında oturan birine sorduğumda o Kevreş'li Dursun Qember olduğunu söylemişti. İsim ortaklığı yanında, diğer bilgilerde uyuştuğundan, söylenenin doğruluğundan şüphe etmedim.


Burada birçok konuya değinmişken başka bir şeyi daha anlatmakta, bu vesileyle, yarar görüyorum. Koçgiri hareketi günlerinde kürt güçleri oluşturulan ufak birimler halinde eğitim yapmaktadır. Bugün askeri güçleri olan Türkiye Kürdistanı güçlerinin kendi aralarındaki ilişkilerde hakim olan dilin türkçe olduğu biliniyor. O günler askeri güçlere "hazırol!" emri kürtçe ile "silah hopke!" denilerek veriliyor. Buna karşılıkta askerler sağol yerine "paşa xwadê xwaşiya te bıde" diyorlar. Ayrıca hareketin demokratik yönünün altını çizerek belirtmek gerekiyor. Harekete katılmıyor diye hiçbir kürde kötülük yapılmaz. Sünni Türk köylerine, son derece azınlık olmalarına karşın, dokunulmaz; fakat onların önemli bir kesimi sonradan kendilerine saklanma veya korunmaları için sığınan, o zamana kadar kivraları olan, kürtleri ele verirler ve de tertelelere katılırlar.

DOXAN YILDIRIM

Agustos 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder