1 Aralık 2011 Perşembe

Aşura ve İmam Hüseyin

Aşura ve İmam Hüseyin

İmam Hüseyin;zulme karşı direnişin,kine karşı mutlak aşkın,ihanete karşın sadakatin,batıla karşın Hak olanın ölçütü olmuştur daima.O sönmeyen bir meşale misali hakiki müminlerin gönüllerini Nebevi yurda çeviren pusuladır.Onun Kerbela çölündeki azim ve kararlılığı ümmetinin kurtuluşunu talep eden Peygamberin merhametinin tecellisidir.Suya değil Hakka susamış bu aşkın süvarileri atlarını aşka sürmüşler ve o kevserden doya doya içmişlerdir.Onların her biri ufkumuza imza atmış Allah erleriydi…
Hz. Peygamber hayatı boyunca Kuran ve Ehlibeyt konusunda ümmetini uyarmış onlara riayet etmelerini telkin etmiştir.Zira kendisinden sonra tam ve sağlam,bulanmamış kaynak bu iki emanetti.Efendimiz birçok değişik yer ve zaman dilimi içinde bu gerçeği dile getirmiştir.İslam tarihi bu gerçeklerle yoğrulurken birileri bu gerçeğin üzerini örtmeye çalışmıştır.Bu yazımda Sefine hadisi olarak bilenen ve birçok hadis kaynağında rivayet olunan “Benim Ehlibeytim Nuh’un gemisi gibidir.Ona binen kurtuluşa erer ,binemeyen helak olur.” Hadisine değinmek istiyorum.Zira bu mübarek ayda “bir saatlik tefekkür 70 saatlik “ ibadetten yeğdir sözünün biraz hakkını vermemiz gerek.
Aşura gününü Adem’den (as) Hatem’e ( saa ) kadar gelen tüm peygamberlerin kurtuluş günü,inananların kıvanç duyması gerekli bir gün olduğu üzerinde durmak gerekir.Sıhhati tartışılan bu tür rivayetlerin Aşura günü olmuş olması ihtimali biz Ehlibeyt taraftarlarını üzecek değil tabii.Ancak;bütün bu rivayetleri öne çıkaracak İmam Hüseyin’in kıyamı,şehadeti gölgede bırakılıyorsa burada durmak gerekir.Bir Emevi  Canbazlığı  neticesinde bir uyanış ,bir maten günü olan Aşura bayram havasına çevrilmiştir.Toplumsal bilinci silmek istiyorsanız alternatif değerler üretmelisiniz.Nitekim Emevi zihniyeti bunu yaptı.Zira gönülleri kana bulayan bu vahim olay Müslüman vicdanında gittikçe dalga dalga  yayılıyordu.Bu Emevi zorbalarının korkulu rüyasıydı.Emevilerin yıkılmasına sebepte her şeye rağmen unutulmayan Kerbalanın intikamı olmuştur.Buda Emevi iktidarının  politikalarıyla ne kadar kurnaz olduğunun göstergesidir.
            Bu baskı zulüm ortamında kimileri bu yası yaşatma çalışırken kimileride Aşura çorbası (tatlısı)yaparak bu günü yad etmişlerdir.Daha düne kadar camilerde minberlerde hiç utanılmadan sadece ve sadece  Nuhun gemisi anlatıldı.Bu bir ar meselesi,bu bir Peygamber aşkının nişanesi olması gerekirken bizler hutbelerde ağzımızı geveledik.Aşure çorbası veya tatlısı bir Emevi adetidir.Bu tarihi bir gerçektir.Ancak Alevi toplumu bu Emevi aldatmacasını tersine çevirerek yasla geçirdiği matem ayını en az oniki çeşit meyveden oluşan bu çorbayı İmam Hüseyin aşkına yapmıştır,yapmaktadır.Düşmanın bir hilesini kendi aleyhine kullanan Alevi toplumu aynı silahla Hz.Hüseyin ve Kerbela şehitlerinin davasını canlı tutmuştur.Bugün yavaşta olsa toplumun tüm kesimlerinde Hz.Hüseyin şuuru oluşmaya başlamış durumdadır.Buda olsa olsa İmam’ın (as) bereketindendir.
            Hz. Nuh’un (a.s) On muharremde tufanda kurtulduğu zayıf bir rivayet olsa da burada ince bir hikmet vardır.Nuh Nebi kendi kavminden çok çekmişti ve uzun yıllar tebliğde bulunmasına rağmen kendisine 70-80 kişinin tabi olduğu ve gemiye binenlerin de bu kadar kişi olduğu rivayet edilir.Peygamberin Ehlibeyt’i Nuh ‘un gemisine benzetmesi ve her iki olayın aynı tarihte gerçekleşmiş olması Peygamber mucizesidir.Zira Nuh hakkı temsil ederken İmam Hüseyin de İslamın yıkılmaması için çaba sarfetti.Nuh Nebi yeryüzündeki yeni bir sayfa açarken İmam(a.s)zulümle dolu ,fasık bir harekete karşı izzet ve iman için yeni bir mücadele tarihini başlattı.Nuh’u oğlu bile terk ederken İmam ise kendisini davet eden bir ümmetin ihanetini gördü.Nuh’un yaşadığı olayda büyük bir tufan,su kütlesi varken İmam(as) evladına bir damla suyu esirgeyen hainlerle etrafı çevrilmişti.Bugün her dilden,her renk ve ırktan insan Hüseyin’in matemini tutuyor ve göz yaşları onun için akıyor.Çorbanın kaynadığı su o ümmetin müşterek gözyaşıdır.Ve kaynayan her bir meyve,tane bu yolda rengini,kokusunu,tadını veriyor tıpkı yetmiş iki yarenin bu davaya kattıkları ruh gibi….Selam olsun Evladı Resule…Hüseyni yüreklere…

Kahkûlüne tutunmuş yüreklerimiz
Aşıkların şulesi sensin ya Hüseyin…
Bir katık sun kafesteki bu kuşa
Örülmüş yollarım;kanadım sensin ya Hüseyin…

Devasını arayan dertliler misali
Bin devayı terk ettim,derdimsin ya Hüseyin…
Ayağının tozu hicranımın merhemidir
Merhemi canıma süren sensin ya Hüseyin…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder